
ALTIN PORTAKAL'DA SONA DOĞRU
62. Antalya Altın Portakal Film Festivali bu akşam sona eriyor. Ömer Vargı, Aydın Sarıoğlu, Beren Saat, Engin Alkan, Mircan Kaya, Sevin Okyay ve Zeynep Koloğlu’dan oluşan jüri hangi filmi seçecek bilmiyorum; fakat ben kısa da olsa yarışmadaki filmlerle ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Festival seçkisine bakıldığında, Türk sineması açısından oldukça zengin bir panorama sunuluyordu. Klasik anlatım örneklerinden, sinemanın sınırlarını zorlayan işlere kadar çeşitlilik göze çarpıyordu.
Ülkemizin başarılı yönetmenlerinden Özcan Alper, 'Erken Kış' filmiyle seçkide yer alıyor. Leyla Tanlar ve Timuçin Esen’in başrollerini paylaştığı film, taşıyıcı annelik meselesini eleştirel bir dille mercek altına alırken, Ukrayna ve Rusya savaşı arka planında yıkıcılığı farklı bir bakışla ele alıyor. Özcan Alper’in şiirsel anlatımı, coğrafyanın puslu karanlığıyla birleşince ortaya usta işi bir film çıkıyor. Seçkideki diğer yapımların üstünde duran bir Özcan Alper filmi izliyoruz.
Hasan Tolga Pulat’ın 'Parçalı Yıllar' filmi ise Türk sinemasının 1970’ler erotik film furyası fonunda, bir oyuncunun varoluş hikâyesini anlatıyor. Klasik anlatıma sahip bu filmde Yetkin Dikinciler, erotik filmlerde rol alan bir oyuncuyu canlandırıyor; Levent Özdilek ise Yeşilçam yapımcısı rolünde. Devlet tiyatroları kökenli bu iki usta sanatçının karşılıklı sahneleri, adeta bir oyunculuk dersi niteliğinde. Mine Çayıroğlu ve İlkin Tüfekçi de dönemin kadın oyuncularını başarılı şekilde canlandırıyor. Yetkin Dikinciler, en iyi erkek oyuncu ödülüne aday olabilecek performans sergiliyor.
Ragıp Ergun’un 'Noir' filmi ise Türk sinemasında farklı bir tarzı benimsiyor. Kadın cinayetlerine dikkat çeken film, sert anlatımıyla seyirciyi içine çekiyor; ancak deneysel yaklaşımı zaman zaman kafa karışıklığı yaratabiliyor. Kadın cinayetleri stilize edilecek konu değil"
"Tek tercihim vardı; zamana çentik atmak" diyen yönetmen Ergün, "Sanatın, bir şekilde, zamanın ruhuna bir imza ya da bir işaret koyması gerektiğine inanıyorum. Noir'daki bu tercihte şu arayış vardı: Sinema mı 'entertainment' mı yapacağım? Yoksa zamana bir çentik atıp yoluma devam mı edeceğim? İkinciyi seçtim. Çünkü kadın cinayetleri de bu kadar azımsanacak, stilize edilecek bir konu değil" diye konuştu.
Cansel Elçin’in filmde, kentli bir yönetmenin yüzeysel arayışını canlandırırken, Erol Babaoğlu’nun köylü bir babanın çaresizliğini ustalıkla aktarıyor.
'Kanto', üç kuşak kadın üzerinden aile bağlarını, yalnızlığı ve görünmez sınırları sorgulayan etkileyici bir yapım. Yönetmen Ensar Altay, filmde yükün hâlâ kadına bırakıldığı bir dünyayı ustalıkla irdeliyor.
Demans başlangıcı yaşayan kayınvalideyi canlandıran Yıldız Kültür’ün performansı öne çıkıyor. Kültür, karakterin egoist yanlarını ve savunulabilir halleriyle seyirciye derin bir empati sunuyor. Modern yaşamda kadınların taşıdığı görünmez yükleri gözler önüne seren Kültür, filmde hem duygusal derinliği hem de karakterin içsel çatışmasını etkileyici bir biçimde yansıtıyor.
Başrol Didem İnsel de modern evliliklerdeki kültürel çatışmaları güçlü bir şekilde aktarıyor; film, geleneksel ve modern değerlerin çarpıştığı ailelerde kadının omuzlarındaki yükü başarıyla ortaya koyuyor. Kanto, sade ama etkili anlatımı ve özellikle Yıldız Kültür’ün usta oyunculuğuyla, Türk sinemasında kadın hikayelerinin görünürlüğünü artıran önemli bir film olarak öne çıkıyor.
'En Güzel Cenaze Şarkıları' Ziya Demirel yönettiği filmde Esra Dermancıoğlu, Halil Babür, Gözde Mutluer, Hidayet Tili, Nalan Kuruçim, Çağdaş Ekin Şişman, Ayça Damgacı ve Özer Keçeci oynuyor.
Yönetmen Ziya Demirel; pek çok farklı öyküden kurulu filmin anlatım biçiminin ortaya çıkışını şöyle anlattı: “Kimlik dolandırıcılığı ve uzaktan hiç görmediği birine duyulan hisler ve yastan sonra çıkan bir merak gibi içeriklerden etkilenmiştim. Bu içerikle ilgili haberler de duyuyordum. Bir yanda da kendi içinde ama ilerledikçe birleşen öyküler... Yusuf Tan Demirel ile altı cümle yazdım ve her bir bölüm için doğaçlama sahneler yazdık. Sanki seyircinin bir sahneye atıldığı, kimin kim olduğunu anlamadığı, geç kaldığını düşündüğü bir içerik hayal ettik” Filmde eşini kaybeden ve yas sürecinde sadet karakterine hayat veren Esra Dermancıoğlu başarılı bir oyunculuk sergiliyor. Erken Kış filmindeki rolüyle leyla tanlar ve esra dermancıoğlu arasında en iyi kadın oyuncu adayları olarak öne çıkıyor.
'Kesilmiş Bir Ağaç Gibi' yönetmen Tunç Davut, yapımcı-senarist Sinem Altındağ, ortak yapımcı Can Yılmazer, oyuncular Feyyaz Duman, Selen Kurtaran, Dilan Düzgüner, Muttalip Müjdeci ve Muhammed Muhammed, yer alıyor.
"Senaryoyu çalışırken göçmenlere ve toplumsal yapıya bakma ihtiyacı hissettik. Böylece öykü; aile ilişkileri, ötekileşme, toplumsal yapı, sınıfsal ayrımlar ve vicdan üzerine şekillenmeye başladı ve yaşlı bir adamın vicdani hesaplaşmasını, çöken orta sınıf aile yapısını anlatmaya çalıştık"
Tavşan İmparatorluğu ve Sahibinden Rahmet filmlerini yazamadım izleyemediğim için ancak festival sohbetlerinde sık sık tartışıldığını beğenildiğini öğrendim.

