İZMİR’DE SİNEMANIN GELECEĞİ TARTIŞILDI

İZMİR’DE SİNEMANIN GELECEĞİ TARTIŞILDI

İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nde animasyon ve belgesel buluşmaları gerçekleştirildi

İzmir’de bu yıl 5’incisi düzenlenen İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, beşinci gününde sinema ve müziğin kesişim noktalarını ele alan panellere ev sahipliği yaptı.

Festival direktörü Vecdi Sayar, moderatörlüğünde İstinyePark Renk Sineması’nın 7. salonunda gerçekleşen “Animasyonda Ses ve Görüntü Senkronu” başlıklı buluşmada Prof. Dr. Çağdaş Büyükan, Asadul Islam ve Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, animasyon sinemasında sesin tarihsel gelişiminden Türkiye’deki eğitim olanaklarına kadar geniş bir perspektif sundu.

 Büyükan, öğrencileriyle gerçekleştirdiği deneysel projelerden söz ederken, Noyan animasyonun sanatsal yönünün desteklenmesi gerektiğini vurguladı. “Fransa’da Meet the Composer gibi projeler, animasyon sanatçısını müzisyenle buluşturuyor. Devlet, sanatçısına hem finansal hem moral destek sağlıyor. Türkiye’de de üniversitelerde bölümler artıyor; Dokuz Eylül, Yaşar, Bahçeşehir, Mimar Sinan, Maltepe gibi okullar önemli adımlar atıyor. Ancak sistemli bir ağ kurmamız gerekiyor.”

Noyan, “Fransa’da Meet the Composer gibi projeler, animasyon sanatçısını müzisyenle buluşturuyor. Devlet, sanatçısına hem finansal hem moral destek sağlıyor. Türkiye’de de üniversitelerde bölümler artıyor; Dokuz Eylül, Yaşar, Bahçeşehir, Mimar Sinan, Maltepe gibi okullar önemli adımlar atıyor. Ancak sistemli bir ağ kurmamız gerekiyor.”

Festival kapsamında ayrıca “Türkiye’den Animasyonlu Müzik Videoları”, “Belgeselin Müziği” ve “Canlandırma Sinemasında Yeni Ufuklar” başlıklı oturumlar da düzenlendi. Panelistler, ritim ve görselliğin birlikteliğini, belgesel müziğinin farklı yaklaşımlarını ve uluslararası animasyon sinemasındaki yeni eğilimleri tartıştı. Asadul Islam uygulamalı olarak Animasyon ve ses ilişkisini uygulamalı gösterdi.

Sinema Genel Müdürlüğü: “Belgesel projelere yılda 40–50 destek veriyoruz”

Sinema Genel Müdürlüğü Belgesel Destekleme Kurulu Başkanı Selçuk Yavuzkanat ise devlet desteklerinin işleyişini anlatarak, geçtiğimiz yıl 40–50 projeye 400 ila 600 bin lira arasında destek verildiğini açıkladı. 2019’dan itibaren uzun metraj film desteklerinin kapsamına belgesellerin de dahil edildiğini hatırlatan Yavuzkanat, büyük bütçeli belgesellerin de bu kategori üzerinden başvurabileceğini söyledi. Ayrıca, daha önce destek almış ancak filmi tamamlanmamış yapımcıların da farklı projelerle yeniden başvurabileceğinin altını çizdi.

Belgeselde yapay zekâ tartışması

Yapay zekâ ile üretilen belgesellerin geleceğine de değinen Yavuzkanat, “Şu an en büyük sorun muhasebeleştirme. Bir set kurulmadan, sadece yapay zekâ kredileriyle üretilen bir işi nasıl kayıt altına alacağız? Önümüzdeki dönemde bunun için ayrı bir başvuru kategorisi açmamız gerekecek” dedi.

Başvuru dosyalarının önemi
Yavuzkanat, başvurularda en sık karşılaşılan sorunlardan birinin “yetersiz hazırlanmış dosyalar” olduğunu belirterek, “Dosyanın dolu olması, anlatımın güçlü olması çok önemli. Kötü hazırlanmış, çalakalem dosyalar maalesef olumsuz etki bırakıyor” ifadelerini kullandı. Desteklenen belgesellerin bir kısmının TRT’de gösterildiğini söyleyen Yavuzkanat, oranı yaklaşık %10–15 olarak açıkladı. TRT’nin yayın politikalarına doğrudan müdahale edemediklerini, ancak her platformda bu filmlerin daha çok görünürlüğü için girişimde bulunduklarını ifade etti.

Zeynep Atakan: “Film yapmak romantizm değil, strateji ve ekip işidir”

“İklimler”,” Ahlat Ağacı”, “Bir Zamanlar Anadolu”, “Kış Uykusu “gibi ödüllü filmlerin yapımcı Zeynep Atakan da festivalde öğrencilerle bir araya geldi. “Film yapmak romantizm değil, strateji ve ekip işidir” diyen Atakan, yapımcılığın profesyonel boyutuna dikkat çekti. Ortak yapımların önemini vurgulayan Atakan, “Ortaklık arkadaşlık değildir, ticari ve hukuki temeli olmak zorundadır” ifadelerini kullandı. Yapımın, hukuki ve ticari boyutları olan profesyonel bir alan olduğunu söyleyen Atakan, festival filmi – gişe filmi ayrımının da yanlış olduğunu belirtti.

“Festival, aslında filmlerin vitrini”           

Atakan, “Festival, aslında filmlerin vitrini. Orada görünürlük kazanıyoruz. ‘Festival filmi’ diye bir kavram yok; biz bağımsız film diyoruz. Bu bağımsızlık, seyirciye göre değil, yapım stratejisine göre belirleniyor” dedi. Belgesel sinemanın farklı dinamiklerine de değinen Atakan, Türkiye’de belgeselin uzun yıllar “bilgilendirici TV içerikleri” ile karıştırıldığını, ancak yaratıcı belgesellerin büyük potansiyel taşıdığını anlattı.


 

Google+ WhatsApp