24. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ ‘KADIN’ ODAKLI

24. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ ‘KADIN’ ODAKLI

24. İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıl programıyla hem sahnelerde hem de çevrimiçi platformda tiyatroseverlerle buluşuyor

İlk kez tiyatroseverlere hem fiziki hem de çevrimiçi bir program sunan İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl izleyicilerini alışılmışın dışında bir festival deneyimi ile buluşturacak. “Podacto” yapımı iki farklı ses performansından izleyicinin çeşitli araçlarla dâhil olacağı interaktif yapımlara, seyirciyi İstiklal Caddesi’nin unutulmaya yüz tutmuş mekânlarında gezdiren ya da izleyicinin “ev”ini bir galeriye dönüştüren birçok özgün proje bu yıl festivalin programını zenginleştiriyor.

İstanbul Tiyatro Festivaliprogramı pandeminin Türkiye tiyatro sahnesi üzerindeki ağır etkisini biraz olsun hafifletmek amacıyla bu yıl yerli yapımlara geniş yer ayırarak hem fiziki mekânlarda hem de çevrimiçi platformda birçok yerli topluluğa alan açıyor. Pandemi koşulları altındaki hazırlık sürecinde “dijital tiyatro” kavramını da sorgulayan İstanbul Tiyatro Festivali’nin programındaki çevrimiçi performansların büyük bir kısmı ise, dijital platform için özel olarak üretilmiş yapımlar olmalarıyla dikkat çekiyor.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde ayrıca her yıl olduğu gibi Öğrenme ve Gelişim Programı kapsamında paneller, atölye çalışmaları, söyleşiler, okuma tiyatroları gibi ücretsiz yan etkinlikler de gerçekleştirilecek. Programa ilişkin kapsamlı bilgi ise kasım ayı başında festivalin web sayfasından duyurulacak.

Bu yıl festivalde “kadın” odaklı performanslar öne çıkıyor

Festival programında bu yıl kadınları odağa alan birçok oyun bulunuyor: Meltem Cumbul’un oynadığı, Franz Kafka ve Milena Jesenská aşkının günümüze ulaşmamış “eksik parçaları”nı tamamlayan Ben “Sevgili Milena”, Fransız Devrimi’nin bir parçası olmuş ve giyotinle idam edilmiş dört kadını sahnede buluşturan Madam Giyotin, Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyelerikitabından uyarlanan Tut! Bırak!,erkekler tarafından katledilen kadınların sesini öbür dünyadan duyuran Ölü Kadınlar Diyarı, Yıldız Kenter anısına öğrencileri Mam’Art Tiyatro, Görkem Yeltan ve Ayça Bingöl tarafından sahneye taşınan Ben Anadoluve yedi kadının, yedi COVID-19 öyküsü anlattığı Her Güne Bir Vaka festivalde izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Festivale Doğru: NDT2’den Dare to Say, 6 Kasım’da festival seyircisiyle buluşacak

Önceki yıllarda da festivale konuk olan, her gösterisiyle büyük yankı uyandıran Nederlands Dans Theater 2, bu kez canlı yayımlanacak bir dünya prömiyeriyle festivalin ön etkinliği olarak izleyicilerle buluşuyor. NDT 2’nin Dare to Say adlı programı, koreograf Alexander Ekman ve Dimo Milev’in sahneye koyduğu, dünya ile aynı anda İstanbul Tiyatro Festivali seyircisiyle buluşacak olan iki yeni yapıttan oluşuyor. Ekman ve Milev, bu yeni çalışmalarını COVID-19’un getirdiği kısıtlamalara göre uyarlanmış hareket ve koreografilerden yola çıkarak hazırladı. Sezonun ilklerinden olmaz özelliği taşıyan ve canlı yayınlanacak bu gösterimle, seyirciler oturma odalarından Lahey’deki performansın tadını çıkarabilecek. Canlı yayın, gösterinin sahne arkasındaki çekimlerinin de yer aldığı bir giriş bölümünden ve performanstan oluşacak. İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” başlığı altında 6 Kasım Cuma saat 21.00’de seyirciyle buluşacak bu proje, Hollanda Performans Sanatları Fonu tarafından destekleniyor.

İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl 24 yerli yapımı ağırlıyor

Festival bu yıl pandemiden olumsuz etkilenen yerli topluluklara olabildiğince geniş yer açıyor. Festivalin Yerli Yapımlar Gösteri Sponsoru ENKA Vakfı,festival kapsamında fiziki mekânlarda ve çevrimiçi platformda gösterilecek 23 yerli yapıma destek veriyor. Festivalde izleyiciyle buluşacak bir başka yerli oyun Dumrul ile Azrail ise Tekfen Holding’in Özel Gösteri Sponsorluğu’nda izleyiciyle buluşuyor.

Ben “Sevgili Milena”, Franz Kafka ve Milena Jesenská aşkının günümüze ulaşmamış “eksik parçaları”nı hayal ederek ikili arasındaki mektuplaşmaları kurguluyor. Eser, Kafka’nın gerçek mektuplarıyla Milena’nın kurgulanmış satırlarını bir araya getirerek seyirciyi 1920’lerin Avrupa’sında tutkulu bir ilişkiyle buluşmaya davet ediyor. Meltem Cumbul’un oynadığı oyuna Mert Fırat sesiyle dahil oluyor.

Sami Berat Marçalı’nın kaleminden çıkan kOmİk, bir çiftin bitmek tükenmek bilmeyen bir döngüde birbirleriyle ve kendileriyle verdikleri mücadeleyi anlatan trajikomik bir oyun. Sahnede çifti canlandıran Ceren Taşçı ve Efe Tunçer, yıllarca süren bir aşkı tanıştıkları ilk beş dakikaya hapsedip o beş dakikanın içinden tüm ilişkiye ve yıllara bakabilmeye çalışıyor.

Madam Giyotin,gerçek hayatta yolları hiç kesişmemiş olsa da eylemleri ve fikirleriyle Fransız Devrimi’nin birer parçası olmuş ve giyotinle idam edilmiş dört kadını; feminist oyun yazarı Olympe, gözü pek suikastçı Charlotte, cesur casus Marienne ve inatçı, ileri görüşlü kraliçe Marie’yi zamansız ve mekânsız bir ortamda buluşturuyor. Yağmur Yağmur’un yönettiği oyunda bu dört kadına Betül Arım, Zeliha Gürsoy, Simel Aksünger ve Buket Gülbeyaz hayat veriyor.


Tut! Bırak!’ta Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyeleri kitabından seçilen farklı sınıf, kültür ve çevreden kadınların dilinden monologlar, sahnedeki oyuncu Layla Önlen’in kimliğini de içine katarak tek bir bedende birleşiyor. Sözcükler, dans ve enstalasyonla iç içe geçiyor, kadınların hikâyelerinden performatif bir alan ve eylem yaratılıyor.

Tiyatro Oyun Kutusu’nun kapağı açılıyor ve kutudan üç kısa oyun çıkıyor: İbrahim Alp Okur’un kaleme aldığı Sonrası Sessizlik, Shakespeare’in Hamlet’ini yeniden çıkarıyor karşımıza. Bu oyunu, Cana Gedik Aykutlu’nun yazdığı Karanlıkizliyor. Karanlık, kültürel kodlarımıza işleyen hastalıklı olguları hepimizin kulağına bildiğimiz ezgilerle fısıldayıp bizi rengârenk bir karanlığa sürüklüyor. Son oyun olan, Çağla Canbaz’ın kaleme aldığı Ölü Kadınlar Diyarı ise erkekler tarafından katledilen kadınların sesini bu kez öbür dünyadan duyuruyor.

Çehov’un yazdığı son oyun olan Vişne Bahçesinin karakterleri, içinden geçtikleri büyük değişimle kendi bildikleri şekilde baş etmeye çalışırken, aslında kendilerinden sonraki insanlara bir hikâye anlatıyorlar. Çehov’un zamansız anlatım dili ve özgün mizahını içeren bu hikâyeyi, yönetmen Mehmet Birkiye yetkin gözüyle sahneye taşıyor.

Binlerce yıldır Anadolu’yu var eden kadınlar, koca bir tarihe yayılan hikâyeleriyle Güngör Dilmen’in klasikleşmiş eserinde buluşuyor. Ben Anadolu’da, Kibele’den Theodora’ya, Eftelya’dan Hürrem’e uzanan, Anadolu’nun farklı çağlarına tanıklık eden kadınlar Görkem Yeltan’ın yönetmenliği ve Ayça Bingöl’ün yorumuyla vücut buluyor. Oyun, Yıldız Kenter’in ölümünün birinci yıldönümünde sanatçının anısına oynanıyor.

Distopya edebiyatının kült eseri, Ray Bradbury imzalı Fahrenheit 451 bu zamana, bizim dünyamıza dair sözünü bu kez sahneden söylüyor. Tatbikat Sahnesi yapımı oyunda Erdal Beşikçioğlu hem yönetmen koltuğunda hem de başrolde.

Kemal Uçar’ın yazdığı ve oynadığı, hep oyuncu olmak istemiş ama hayatını dublör olarak geçirmeye mecbur kalmış Kemal’in hikâyesinin sahneye taşındığı Dublörün Hikâyesi, dublörlük sanatının gerektirdiği yüksek tempolu performansların birbirini izlediği eğlencesi eksik olmayan bir oyun.

İstanbul merkezli Platform Tiyatro ile Bonn’dan Fringe Ensemble’ın ortak projesi olan Map to Utopia, seyircinin konumunu pasif izleyiciden aktif katılımcıya dönüştürerek, tüm farklılıkları içinde birbirini duymayı öneren bir kent geleceği fikrini yerleştiriyor. 20 avatar eşliğinde, kurmaca, dört farklı semt simülasyonu yaratacak olan performans, seyircileri, birbirleriyle komşu oldukları bu semtlerde yeni bir karakteri ve onun yolculuğunu inşa etmeye davet ediyor. Seyirci-katılımcılar oyuna Zoom programı ve oyun için tasarlanan özel bir mobil uygulama üzerinden kendi özel alanlarından dâhil oluyor. Alican Yücesoy, Elif Ürse, Ersin Umut Güler, Gizem Erdem ve Okan Urun’un rol aldığı oyuna online katılım için başvurular 15 Kasım tarihinden itibaren Platform Tiyatro’nun Instagram sayfası üzerinden yapılacak.

İfigenya,Antik Yunan’ın bilinen üç büyük tragedya yazarından biri olan Euripides’ten, farklı mitolojilerde konu edinilen kurban ritüelini merkezine alan bir klasik. Kral Agamemnon’un Troya seferi öncesi tanrılardan yardım alabilmek için kendisinden istendiği üzere kızını kurban edişinin öyküsü... Klasik eserlere getirdiği çağdaş yaklaşımlarla tanıdığımız yönetmen Serdar Biliş, bu köklü tragedyayı da güncel bir yorumla seyirciyle buluşturuyor. İBB Şehir Tiyatroları yapımı oyunda Aslı Öngören, Murat Garipağoğlu ve Irmak Örnek rol alıyor.

Ahmet Sami Özbudak’ın kaleme aldığı Gomidas, Osmanlı döneminde yaşamış, Ermeni, Osmanlı ve dünya kültüründe kuvvetli bir iz bırakmış büyük bir sanatçı; müzisyen ve müzik araştırmacısı Gomidas’ın hayat hikâyesine bir yolculuk... Seyirciler Fehmi Karaaslan’ın birini Fransızca birini de Türkçe oynayacağı iki temsilden dilediğine katılabilecek. Galeri Birzamanlar tarafından hazırlanan; Kalbim O Viran Evlere Benzer: Gomidas Vartabed’in Hayatı ve Müziği adlı sergi ise performans öncesi ve sonrasında Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’ndeki fuaye alanında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.

Ne Düşündüğünü Biliyorum, koreograf Ayrin Ersöz’ün Canan Yücel Pekiçten, Bengi Sevim, Magda Skowron, Hasan Yoksulabakan ve Ömer Vatansever ile tasarladığı bir hareket ve ses evreni… Yapı Kredi bomontiada’nın 4. katında, performansçıların hareket halindeki bedenleri, canlı müzik ve insan sesi aracılığı ile temassız dokunuşlardan mahremiyet alanları yaratacak.

Alana özgü oyun projeleriyle seyirciyi daha önce de kent içinde farklı teatral yolculuklara çıkaran Mekan Artı ekibi, UNUTMAK Bir Hatırlama Projesi’nde bu kez İstiklal Caddesi’ni “oyun alanı”na dönüştürüyor. Oyunda seyirci, emekli gazeteci Aret’in yüz yıllık hayat hikâyesiyle, Beyoğlu’nun gizli ve kuytu köşeleriyle çoktan unutulmuş mekânlarında bir tura çıkıyor. Seyircinin kulaklıklarıyla yürüyerek katılacağı, sokaktan geçenlerin de bir parçası olacağı oyunda var olanla kurgu, metinle gerçek iç içe geçecek.

Sema Elcim’in yazdığı, Oğuz Utku Güneş’in yönettiği Feramuz Pis!’te ise Festival izleyicisi, Mardin göçmeni Süryani bir ailenin, Feriköy’deki aile yadigârı evlerine ve ağabey Feramuz’un düş gözüyle, aile bireylerinin hayallerinin kesiştiği hikâyelerine tanık oluyor. Feramuz Pis!, çok katmanlı yapısıyla ayrıştırılmış bir “öteki”nin hikâyesi, çağdaş bir tragedya…

Avusturyalı yazar ve şair Ingeborg Bachmann’ın radyo tiyatrosu olarak yazdığı ve birçok kez sahnelenen Manhattan’ın İyi Tanrısı festivalde Tiyatro Motus tarafından sahneye taşınıyor. Oyun 1957’nin Manhattan’ında geçse de metropol yaşamına ve modern insan ilişkilerine bakışıyla güncelliğini kaybetmiyor. 

Eften Püften Şeyler, seyirciyle oyunları podcast formatında buluşturan yeni oluşum, Podacto yapımı bir Kulak Tiyatrosu; dilin ilişkilerimizdeki ve hayatımızdaki yerine ve ikili ilişkilere sızan, görülmeyen ancak sezilen yargılara dair bir oyun. Kerem Ayan’ın yönettiği oyunda Nejat İşler, Özgür Emre Yıldırım, Ülkü Duru ve İştar Gökseven rol alıyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Her Güne Bir Vaka, haftanın günlerinin ismini taşıyan yedi kadından, yedi COVID-19 öyküsü… Sevilay Saral’ın yazdığı Aysel Yıldırım’ın yönettiği oyunda Aysel Yıldırım, Ayşenil Şamlıoğlu, Bulut B. Sezer, Duygu Dalyanoğlu, Elif Karaman, Tülin Özen ve Zeynep Okan rol alıyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Lear Mutfakta, “Shakespeare trajedisi Kral Lear bir mutfak tezgâhında; mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelense ortaya nasıl bir oyun ve yemek çıkardı?” sorusuna cevap veriyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı’dan oluşançağdaş dans ikilisi Taldans, ses, ritim ve hareket eksenli çalışmalarını, müzikteki serializm akımının özgün dinamiklerini inceledikleri yeni eserleri Andan Daha Kısa’da sürdürüyor. Taldans yeni projesinde, seriler ve diziler aracılığıyla doğanın ve duyguların matematiğini araştırıyor ve sahneye yansıtmayı hedefliyor. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak performans, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

 

Olağan-İçi Bir Gezi“ev hali”mizin hiç olmadığı kadar gündemimizde olduğu bir dönemde, seyirciye, kendi evlerine ait odalarda çıkacakları alışılmadık bir yolculuk daveti. Katılımcılar, tıpkı bir sanat galerisini gezer gibi, kulaklıklarından kendilerine seslenecek rehberin yönlendirmesiyle; evlerinin içinde, performatif bir deneyim yaşayacak. Katılımcılar bu performansı, kendi evlerinde dolaşarak kulaklıklarıyla takip edecekler. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak performansa, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden ulaşılabilecek.

Oyuncularla seyirciyi bir araya getirmeden video, ses, performans ve yerleştirmenin birleşiminden bir estetik ortaya çıkaran Terkedilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar; anlatısını ailenin bir araya gelemediği bir aile yemeği üzerine inşa ediyor. Oyuna öncelikle sanal dünyada çevrimiçi olarak katılacak seyirci, ikinci aşamada oyunun gerçekleştiği mekânı ziyaret edebilecek. Bu mekânda ise bildiğimiz anlamda bir oyuncuyla karşılaşmayacak. Seyirciler oyunun tamamlayıcı bir öğesi olan Yapı Kredi bomontiada’daki sahne yerleştirmesini, 24 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında saat 10.00-20.00 arasında ziyaret edebilecek. Çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak oyun, 21 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

Varlık, 1940’ların İstanbul’unda üç kişilik yoksul bir ailenin, sırtlarına çöken ağır bir yükle, Varlık Vergisi’yle başa çıkmaya çalışmasının öyküsü… Oyun, Türkiye’nin gayrimüslim nüfusu üzerindeki etkileri kuşaklar boyu sürecek ağır sonuçlar yaratan Varlık Vergisi’ne, sıradan bir ailenin perspektifinden bakıyor. Kulak tiyatrosu formatında çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak Podacto yapımı oyun, 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden dinlenebilecek.

Övül ve Mustafa Avkıran öncülüğündeki MoMoAcT, retrospektif niteliğindeki ilk oyunları Dumrul ile Azraili yeniden sahneye taşıyor. Murathan Mungan’ın hikâyesinden Mustafa Avkıran’ın oyunlaştırdığı eser, Dede Korkut’un Deli Dumrul’unu kaynak alıyor. 2000 yılında ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen Dumrul ile Azrail, yeni oyuncuları ve yeni sahneleme anlayışıyla, bellek, anlatı, yaşam, ölüm ve aşk tanımlarının izlerini sürüyor.

Festivalde dört uluslararası yapım izleyiciyle buluşacak

Festival pandemi koşullarına rağmen bu yıl dört uluslararası projeyi seyircilerle buluşturuyor. FestivalinAçılış GösterisiDiagonale Ascendante,FransızRetouramont topluluğu tarafından Fabrice Guillot koreografisiyle hayata geçirilen bir dans projesi. Nathalie Tedesco ve Fanny Gombert bedenin yükselişteki sınırlarını, bedenlerinin enerjisini dik bir yapıya tırmanarak sorguluyor. Dansçıların bu düeti, onların hareket ettiği yapıya yansıtılan projeksiyonla pekiştiriliyor.

Uluslararası dans topluluğu Club Guy & Roni, festivalin “Hollanda Seçkisi” bölümünde son çalışması ile yer alıyor; üstelik bu gösterim Hollanda’dan canlı yayımlanıyor. Klasik baleye getirdikleri özgün yorumlarıyla seyircinin beğenisini kazanan bu topluluk Kuğu Gölü’nü kendi yorumlarıyla sahneye uyarlıyor. 18-19 Kasım’da canlı yayınlanacak bu performansta, festivalin çevrimiçi seyircisiyle aynı zamanda Hollanda’da mekânda bulunan “gerçek” seyirciler, masalın nasıl sona ereceğini birlikte belirleyecekler.

İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” ortak paydası altında seyirciyle buluşacak bir diğer oyunu Babamı Kim Öldürdü?, son yılların en dikkat çekici yazarlarından biri olan Édouard Louis’nin, üçüncü otobiyografik romanından bir uyarlama… Babamı Kim Öldürdü?’de seçkinlerin siyasetinin nasıl “estetik” bir mesele haline geldiği, alt sınıfların hiçbir faydası olmayan bu “estetiğin” yükü altında nasıl ezildiği çarpıcı bir dille anlatılıyor. Bu yıl festivalin onur ödüllerinden birinin sunulacağı Ivo van Hove ve Internationaal Theater Amsterdam tarafından sahneye uyarlanan bu oyunda, başarılı aktör Hans Kesting rol alıyor.

Pippo Delbono’nun Dopo La Battaglia’sı (Savaştan Sonra), ortaya çıkardığı boşluktan geçen sürekli bir akışla varoluşsal karanlığımızın kapılarını ardına kadar açan bir kompozisyon… Delbono tarafından yeniden yazılan Antonin Artaud, Franz Kafka, Alda Merini, Pier Paolo Pasolini, Walt Whitman, Rainer Maria Rilke, Alejandra Pizarnik gibi yazarların sözleri, bu performansta, adeta bir ritüelde yeniden yankılanıyor. Çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşacak yapımda Alexander Balanescu’nun bestelediği ve canlı icra ettiği özgün müzik, söz ve dizelere eşlik ediyor; oyuncular ise uçuşan sözleri bedenleştiriyor…

Metin Akpınar’ın yaşam öyküsünü anlatan “İyi ki Yapmışım” festivalde gösterilecek

Metin Akpınar’ın altmış yıla yaklaşan kariyerini ekrana taşıyan İyi ki Yapmışım belgeseli, sanatçının kariyerinin yanı sıra tüm yaşamını da mercek altına alıyor. İyi ki Yapmışım; 1940’lar Türkiye’sinin zorlu koşullarından hareketle, alanının en saygın isimlerinden biri haline gelen Akpınar’ın yaşam öyküsünü tanıklıklarla ekrana taşıyor. Tilbe Saran’ın anlatıcılığını üstlendiği yapımda, Demet Akbağ, Umur Bugay, Ferhan Şensoy, Ahmet Gülhan, Dikmen Gürün, Kandemir Konduk, Perran Kutman, Nevra Serezli, Selma Sonat ve Zeynep Oral gibi birçok sanatçı, yazar ve akademisyenin yanı sıra yaşamına tanıklık etmiş dostları, Metin Akpınar’ı anlatıyor. Selçuk Metin’in yönettiği belgeselin senaryosu ise Zeynep Miraç’a ait.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülleri üç usta isme sunulacak

24. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülleribu yıl dansçı,koreografGeyvan McMillen, yönetmen Işıl Kasapoğlu veyönetmenIvo van Hove’a takdim edilecek. Ödül takdimi ve ödül konuşmaları 14 Kasım Cumartesi günü Yapı Kredi bomontiada’da gerçekleştirilecek Açılış Gösterisi öncesi İstanbul Tiyatro Festivali’nin sosyal medya hesaplarından yayımlanacak. Takdim ve konuşmaları daha sonra, Açılış Gösterisi’nin 21-28 Kasım tarihleri arasında İKSV YouTube kanalından ücretsiz olarak yayımlanacak çevrimiçi gösterimi öncesinde de izlemek mümkün olacak.

1960’ta Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nü bitirip, aynı yıl Ankara Devlet Balesi’ne katılan Geyvan McMillen; 1960-77 yılları arasında bu kurumda, dansçı, eğitmen ve koreograf olarak görev aldı. 1970-74 yılları arasında, Londra Çağdaş Dans Okulu’nda Jane Dudley ve Robert Cohen’den Martha Graham Tekniği üzerine eğitim alan McMillen, teknik eğitimini 1973’te New York’ta sürdürdü. 1974’te Türkiye’ye döndükten sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi ile İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden 2006’da emekli olana dek, koreograf, eğitmen ve yönetici olarak çalışmalarına devam etti. Akademik ve modern dans eğitimi ile modern dans topluluklarının ülkemizdeki öncülüğünü yapan sanatçı, 1974-75 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin desteği ile kurduğu Çağdaş Dans Topluluğu’yla Türkiye’deki ilk modern dans koreografilerini sahneledi. Kültür Bakanlığı Dans Danışmanlığı, İstanbul Müzik Festivali Yönetim Kurulu Üyeliği ve Dans Danışmanlığı görevlerini üstlenen sanatçı, 2002-05 yılları arasında, Cemal Reşit Rey Dans Tiyatrosu Topluluğu’nu kurup, sanat yönetmenliğini üstlendi. Sanatçı, 2005 yılında kurduğu İstanbul Dans Tiyatrosu (İDT+) Topluluğu’nun gösterilerini disiplinlerarası sanat etkinliği haline dönüştürmeye ve bağımsız bir toplulukla, Türkiye’de dans sanatının gelişmesi için çalışma ve araştırmalarına devam ediyor.

 

Galatasaray Lisesi’ni bitiren Işıl Kasapoğlu, Paris Sorbonne Üniversitesi Tiyatro Bölümünde gördüğü eğitimi 1981’de tamamladı. 1982’de Paris’te Theatre à Venir adlı tiyatroyu kuran sanatçı, kendi tiyatrosunda birçok oyun yönetti, bu oyunlarla festivallere katıldı ve turneler düzenledi. İBB Şehir Tiyatroları’nın davetiyle geldiği Türkiye’de İki Efendinin Uşağı (1987) ve Kral Lear (1990) adlı oyunları yönetti; yönettiği bu oyunlarla birçok ödüle değer görüldü. Devlet Tiyatroları’nda yönetmen olarak çalıştığı süre boyunca, Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Konya, Sivas, Trabzon ve Van gibi Anadolu’nun birçok kentinde Shakespeare oyunları sahneledi. İstanbul’da Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu’nun (1995) kurucularından olan sanatçı, kurucusu olduğu İzmit Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda (1997) ilk oyun olarak Hamlet’i altı saatlik tam versiyonuyla sahneye taşıdı. 2002’de İstanbul’da kendi bağımsız tiyatrosu Semaver Kumpanya’yı kuran Kasapoğlu, kariyeri boyunca sahneye taşıdığı sayısız oyunla çeşitli tarihlerde birçok ödüle değer görüldü.

2001’den bu yana Amsterdam Uluslararası Tiyatrosu’nun genel direktörlüğünü üstlenen Ivo van Hove, 1998-2004 yılları arasında Hollanda Festivali’nin sanat yönetmenliğini yaptı. Ivo van Hove’un yönettiği ve uyarladığı eserlerden yalnızca birkaçı olan Angels in America, Yanagihara’nın Küçük Bir Yaşam’ının sahne uyarlaması, Shakespeare uyarlamaları Roma Trajedileri ve Savaş Kralları, Bergman’ın Bir Evlilikten Sahneler’i ve Ayn Rand’ın Çeşme Başı gibiyapımlarınturneleri tüm dünyadan prestijli festivalleri dolaştı. David Bowie ve Enda Walsh ile birlikte Lazarus’u yarattı ve bu müzikali Londra ve Amsterdam’da yönetti.Hollanda Ulusal Operası için Salome, Paris Opéra’sı için Boris Godunov ve Don Giovanni, Teatro Real Madrid için Brokeback Mountain’ın dünya prömiyeri, Opéra de Lyon için Macbeth gibi opera çalışmalarına imza attı.İki Tony, iki Obie, iki Olivier Ödülü de dâhil birçok uluslararası ödül ve nişana layık görüldü.

24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri 23 Ekim Cuma günü satışa çıkıyor

24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri 23 Ekim Cuma günü 10.30’dan itibaren biletix.com üzerindensatın alınabilecek.

24. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri Siyah Lale Kart üyeleri için 20 Ekim Salı,Beyaz Lale Kart üyeleriiçin21 Ekim ÇarşambaKırmızı, Turuncu ve Sarı Lale Kart üyeleri için 22 Ekim Perşembe saat 10.30’da öncelikli ve indirimli olarak satışa sunulacak. Siyah ve Beyaz Lale Kart üyeleri biletlerini biletix.com üzerinden %25; Kırmızı, Turuncu ve Sarı Lale Kart üyeleri ise %20 oranında indirimle satın alabilecek. İndirimli ön satış Siyah, Beyaz, Kırmızı ve Turuncu Lale Kart üyeleri için iki (2), Sarı Lale Kart üyeleri için bir (1) biletle sınırlıdır. Lale Kart üyeleri için ayrılan toplam bilet kontenjanının tükenmesi durumunda genel satışın başladığı 23 Ekim'den itibaren işlem yapılabilir. Lale Kart üyeleri, biletlerini kartları için belirlenen öncelikli satış günlerinde 10.30'dan itibaren Biletix internet sitesi (biletix.com) üzerinden alabilirler. 

Eczacıbaşı Kültür Sanat Kart ile, öğrenimini Türkiye’de sürdüren 18-25 yaş arası 2000 üniversite öğrencisi, 2020 sonuna dek İKSV etkinlikleri ve İstanbul Modern’de kullanabilecekleri 250 TL’nin sahibi oldu. 23 Ekim Cuma günü10.30’dan itibaren, Eczacıbaşı Kültür Sanat Kart sahipleri de festivalin biletix.com üzerinden satılan tüm fiziki ve dijital gösterimleri için kartlarını kullanabilecek.

24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin destekçileri

24. İstanbul Tiyatro Festivali, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet veTüpraş eş sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. Festivalin Yerli Yapımlar Gösteri Sponsoru ENKA Vakfı, Özel Gösteri Sponsoru ise Tekfen Holding.

İKSV’nin tüm festivallerine Kurucu Sponsor Eczacıbaşı Topluluğu, Resmi Konaklama Sponsoru The Marmara Group, Sigorta Sponsoru Zurich Sigorta destek veriyor.Festivalin destekçileri arasındaDijital İçerik Güvenliği Servis SponsoruDigiguardians, Geri Dönüşüm Destekçisi Coca-Cola veYüksek Katkıda BulunanMekân Sponsoru Zorlu Performans Sanatları Merkezi bulunuyor. FestivalindiğerServis Sponsorları isePlaza OSG, Navitas,GFK,AGC Yazılım,Loodos Teknoloji veOMD.Festival ayrıcaABD Ankara Büyükelçiliği’nin, Hollanda Performans Sanatları Fonu’nun, Institut Français Türkiye’nin ve İtalyan Kültür Merkezi’nin katkılarıyla ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beşiktaş Belediyesi veKadıköy Belediyesi’nindesteğiyle gerçekleşiyor.

İçimizdeki perdeleri uçuşturacak 24. İstanbul Tiyatro Festivali'nin bu yılki afişi, Mehmet Ali Türkmen tarafından hazırlandı. Festivalin Tasarım Danışma Kurulu Uğurcan Ataoğlu, Pemra Ataç veKenan Ünsal'dan oluşuyor. Festivalin tanıtım filmi ise alldstudio imzalı.

24. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ PROGRAMI

FESTİVAL ÖN PROGRAMI

DARE TO SAY

ndt.nl 6 KASIM CUMA 21.00

Önceki yıllarda da festivalimize konuk olan, her gösterisiyle büyük yankı uyandıran Nederlands Dans Theater 2, bu kez bir dünya prömiyeriyle, canlı yayında programımızda yer alıyor. NDT 2’nin Dare to Say adlı programı, koreograflar Alexander Ekman ve Dimo Milev’in sahneye koyduğu, dünya ile aynı anda seyircimizle buluşacak olan üç yeni yapıttan oluşuyor. Ekman ve Milev, bu yeni çalışmalarını Covid-19’un getirdiği kısıtlamalara göre uyarlanmış hareket ve koreografilerden yola çıkarak hazırladı. Sezonun ilk iki programının kayıt edileceği ve canlı yayınlanacağı bu gösterimle, oturma odanızdan Lahey’deki performansın tadını çıkarabilirsiniz. Kuşkusuz ki bu hiçbir şekilde seyreltilmiş bir tiyatro deneyimi değil... Dansçılar ve sahne arkasındaki destek ekipleri, çevrimiçi performanslardan birine yaptığınız ziyaretin her zamanki gibi özel ve ilham verici olmasını sağlamak için her türlü çabayı gösteriyor. Performanslara ise Hollanda Bale Orkestrası’nın müzisyenleri eşlik ediyor.  İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” başlığı altında seyirciyle buluşacak bu proje, Hollanda Performans Sanatları Fonu tarafından destekleniyor.

FESTİVALİN FİZİKİ GÖSTERİMLERİ

AÇILIŞ GÖSTERİSİ: DIAGONALE ASCENDANTE

Yapı Kredi bomontiada 14 KASIM CUMARTESİ 20.00 / 15 KASIM PAZAR 15.00 - 20.00

Fransız topluluk Retouramont tarafından hayata geçirilen bu dans projesinde Nathalie Tedesco ve Fanny Gombert bedenin yükselişteki sınırlarını ve enerjisini dik bir yapıya tırmanarak sorguluyor. Diagonale Ascendante’ın akşamları gerçekleşecek ikili performansı ise, farklı bir görsel şenliğe dönüşüyor ve gece gösterimlerinde dansçıların hareket ettiği yapıya projeksiyon yansıtılarak pekiştiriliyor. Bu görüntüler aynı zamanda sanatçıların çalışmalarındaki farklı dönemleri de içeriyor. Dolayısıyla üzerinde hareket ettikleri yapı dansçılar için bir sahneye dönüşüyor. Gerçek bedenlerin, gölgelerin ve yansıtılan imgelerin oluşturduğu bu görsel yapının yüzeyinde dansçıların devasa gölgeleri adeta yüzüyor… Institut Français’nin değerli işbirliği ile gerçekleşen yapımın çevrimiçi gösterimi 21 Kasım’dan itibaren bir hafta süreyle İKSV YouTube kanalında ücretsiz olarak izlenebilecek.

DUMRUL İLE AZRAİL

ZORLU PSM DRAMA SAHNESİ 19 KASIM PERŞEMBE 20.00/ 20 KASIM CUMA 20.00

Övül ve Mustafa Avkıran öncülüğünde, Berlin – İstanbul hattında çalışan, disiplinlerarası sanat üretim inisiyatifi MoMoAcT retrospektif niteliğindeki ilk oyunları Dumrul ile Azrail’i yeniden sahneye taşıyor. 2000 yılında ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen Dumrul ile Azrail yeni oyuncuları ve yeni sahneleme anlayışıyla, bellek, anlatı, yaşam, ölüm ve aşk tanımlarının izlerini sürüyor. Murathan Mungan’ın hikâyesinden Mustafa Avkıran’ın oyunlaştırdığı oyun, Dede Korkut’un Deli Dumrul’unu kaynak alıyor. Eski ve yeni hikâye anlatıcılarını bir araya getiren Dumrul ile Azrail, sesin, sözün, ışığın, hareketin ve bedenin dramaturjisiyle çok bilindik bir hikâyeyi ilk defa duyuyormuşçasına 20 yıl sonra yeniden kuruyor. Oyun, Tekfen Holding’in özel gösteri sponsorluğunda gerçekleşiyor.

BEN “SEVGİLİ MİLENA” (Kafka ve Milena Mektuplaşmaları)

DasDas 16 KASIM PAZARTESİ 20.30 / 17 KASIM SALI20.30

 

FİŞEKHANE ANA SAHNE 20 KASIM CUMA 20.30 / 21 KASIM CUMARTESİ15.00

Franz Kafka’nın Milena Jesenská’ya, iki seneye yayılan mektuplaşmaları boyunca yazdığı aşk, özlem ve kavuşamamanın verdiği çaresizlikle dolu satırları dünya edebiyat tarihinin kıymetli parçalarından. Peki ya tüm dünyanın ismini “Kafka’nın âşık olduğu kadın” olarak ezberlediği, gazeteci, çevirmen, yazar ve Nazilere karşı inatçı bir direnişçi olan Milena’nın hiç okuyamadığımız satırları? Ben “Sevgili Milena”, bu aşkın günümüze ulaşmamış “eksik parçaları”nı hayal ederek ikili arasındaki mektuplaşmaları kurguluyor. Bülent Yıldız’ın kaleme aldığı oyun, Milena Jesenská’nın hayatından ve Kafka’nın ona yazdıklarından hareketle Milena’yı, ruhu, duyguları ve kalemiyle kurgusal düzlemde seyirciyle buluşturuyor. Eser, Kafka’nın gerçek mektuplarıyla Milena’nın kurgulanmış satırlarını bir araya getirerek, seyirciyi 1920’lerin Avrupa’sında tutkulu bir ilişkiyle buluşmaya davet ediyor. Meltem Cumbul’un yönettiği ve oynadığı, Mert Fırat’ın sesiyle dâhil olduğu oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

kOmİk

FİŞEKHANE ANA SAHNE 17 KASIM SALI20.30 / 18 KASIM ÇARŞAMBA20.30

 

Aşk, zamansız, mekânsız, absürd, evrensel ve değişmeyecek bir birbirini tüketme çılgınlığı döngüsü... Bir tür imkânsızlık hali. Sami Berat Marçalı’nın yazıp yönettiği kOmİk, bir çiftin bitmek tükenmek bilmeyen bir döngüde birbirleriyle ve kendileriyle verdikleri mücadeleyi anlatan trajikomik bir oyun. Karşımızdaki çift, yıllarca süren bir aşkı, tanıştıkları ilk beş dakikaya hapsedip o beş dakikanın içinden tüm ilişkiye ve yıllara bakabilmeye çalışır. Ve olan biten hiç komik değildir... Ceren Taşçı ve Efe Tunçer’in rol aldığı B Planı yapımı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

MADAM GİYOTİN

FİŞEKHANE İKİNCİ SAHNE 17 KASIM SALI20.30

Feminist oyun yazarı Olympe, gözü pek suikastçı Charlotte, cesur casus Marienne ve inatçı, ileri görüşlü kraliçe Marie… Gerçek hayatta yolları hiç kesişmemiş olsa da eylemleri ve fikirleriyle aynı tarihin, Fransız Devrimi’nin birer parçası olmuş ve giyotinle idam edilmiş dört kadın. Madam Giyotin, bu dört kadını zamansız ve mekânsız bir ortamda buluşturuyor. Olympe de Gouges’nin zihninde bir araya gelen karakterler, tıpkı gerçek hayatta yaptıkları gibi, kendilerine verilen öyküyle yetinmeyip hikâyelerinin kontrolünü ele alıyorlar. Şiddeti ve komediyi yan yana getiren, seyirciyi eşitlik ve kardeşlik kavramları üzerine düşünmeye sevk edecek özgün bir kadın buluşması... Yağmur Yağmur’un yönettiği; Betül Arım, Zeliha Gürsoy, Simel Aksünger ve Buket Gülbeyaz’ın rol aldığı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

TUT! BIRAK!

MODA SAHNESİ 18 KASIM ÇARŞAMBA20.30 / 19 KASIM PERŞEMBE20.30

Farklı sınıf, kültür ve çevreden kadınların dilinden monologlar... Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyeleri kitabından seçilen monologlar, Hüseyin Umaysız’ın yönetiminde, sahnedeki Layla Önlen’in kimliğini de içine katarak tek bir bedende birleşiyor. Sözcükler, dans ve enstalasyonla iç içe geçiyor, kadınların hikâyelerinden performatif bir alan ve eylem yaratılıyor. Yalnızca tanımadığınız insanlarla paylaşılan sır türünden hikâyeler bunlar. Her hikâyede patlamaya hazır, kaynamakta olan bir şeyler var. Oyuncu sona doğru tamamen bağımsız olacağı boş bir alana doğru yolculuk ediyor. Oyun, boşluktaki malzemeyi tamamen bir enstalasyon alanına, performansı da dansa dönüştürmekten kaçınmıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

KISA OYUNLAR / MEKÂNLAR 3

Yapı Kredi bomontiada 4.kat 19 KASIM PERŞEMBE18.30 – 20.30 / 20 KASIM CUMA 18.30 – 20.30 / 21 KASIM CUMARTESİ18.30 – 20.30

Tiyatro Oyun Kutusu’nun kapağı açılıyor ve kutudan üç kısa oyun çıkıyor. bomontiada’nın ufuk açan atmosferinde seyirciye, Serdar Saatman’ın yönettiği birbirinden farklı üç kısa oyunla, gerçek ve kurgu arasında bir yer gösteriliyor. İbrahim Alp Okur’un kaleme aldığı Sonrası Sessizlik, Shakespeare’in Hamlet’ini yeniden çıkarıyor karşımıza. Sesini hiç işitmediğimiz kahramanlarıyla, Hamlet’in koridorlarında, her şey bittikten sonra başlayan bu oyunu, Cana Gedik Aykutlu’nun yazdığı Karanlık izliyor. Karanlık, adeta kültürel kodlarımıza işleyen hastalıklı olguları hepimizin kulağına bildiğimiz ezgilerle fısıldayıp bizi rengârenk bir karanlığa sürüklüyor. Son oyun olan, Çağla Canbaz’ın kaleme aldığı Ölü Kadınlar Diyarı ise, erkekler tarafından katledilen kadınların sesini bu kez öbür dünyadan duyuruyor bize. Rüçhan Çalışkur, Burcu Karakaya, Ulvi Kahyaoğlu, Sevcan Yaman, İpek Sevenler, Merve Nur Bengi, Alperen Aldanmaz, Gonca Altıntaş, Nezir Çınarlı, Tuana Sunar, Onur Çırak ve Muratcan Canbaz’ınrol aldığı oyunda, her biri 30 dakika süren, üç farklı kısa oyun, kutudan çıkmak için seyircisini bekliyorOyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

VİŞNE BAHÇESİ

HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ 19 KASIM PERŞEMBE20.30

Çehov’un yazdığı son oyun olan Vişne Bahçesi’nin karakterleri, içinden geçtikleri büyük değişimle kendi bildikleri şekilde baş etmeye çalışırken, aslında kendilerinden sonraki insanlara bir hikâye anlatıyorlar. Akışı ve gidişatı tepetaklak eden dönüşüm noktalarında, bildiğimiz dünya hızla değişirken olan biteni nasıl karşılarız? Vişne Bahçesi 19. yüzyıl Rusya’sından toprak sahibi bir aile ekseninde, farklı dönemlerde yaşayan seyirciyi kendi hayatlarına bakmaya davet eden güçlü ama yalın bir klasik. Yaşamın temel değerleri değişir, iyi bildikleri zemin altlarından kayarken, bu ailenin attıkları acemice adımları Çehov’un zamansız anlatım dili ve özgün mizahıyla, yönetmen Mehmet Birkiye tarafından sahneye aktarılıyor.Esra Bezen Bilgin, Sezen Düzakar Çetindaş, Ezgi Özbalı, Nuri Karadeniz, Fatih Sevdi, Başar Alemdar, Bülent Baytar, Seda Güven Şahin, Emre Işık, Zeynep Özan, Cüneyt Gürbüz, İlker Bağlam, Sarper Saydam, Duygu Mine Özcan, Tunç Efe, Nursel Çeliktürk, Cansu Mengüç, İsa Karslı’nın rol aldığı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

BEN ANADOLU Yıldız Kenter’in Anısına Saygıyla

ZORLU PSM DRAMA SAHNESİ 22 KASIM PAZAR20.30 / 23 KASIM PAZARTESİ 20.30

CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ 28 KASIM CUMARTESİ15.00

Binlerce yıldır Anadolu’yu var eden kadınlar, koca bir tarihe yayılan hikâyeleriyle Güngör Dilmen’in klasikleşmiş eserinde buluşuyor. Ben Anadolu Kibele’den Theodora’ya, Eftelya’dan Hürrem’e uzanan bir kadınlar geçidi. Tanrıçalar, sultanlar, mitolojik karakterler, köylüler, kantocular, hemşireler... Bu toprakların özünü oluşturan; toprakla, ağaçla, ürünle, masallarla, tarihle, savaşlarla, sokaklarla bir olan, Anadolu’nun farklı çağlarına tanıklık eden kadınlar Görkem Yeltan’ın yönettiği oyunda Ayça Bingöl’ün yorumuyla vücut buluyor. Tek kişilik bu performans, Yıldız Kenter’in ölümünün birinci yıldönümünde sanatçının anısına sahneleniyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

FAHRENHEIT 451

FİŞEKHANE ANA SAHNE 23 KASIM PAZARTESİ 20.30

Distopya edebiyatının kült eseri, Ray Bradbury imzalı Fahrenheit 451 bu zamana, bizim dünyamıza dair sözünü bu kez sahneden söylüyor. Fahrenheit 451; Bradbury’nin distopyası değil, bizim dünyamız, kendi tarihimiz. Zaman ise belirsiz değil, bu zaman... Peki, kitap kâğıtlarını tutuşturmayı sağlayan bir sıcaklık derecesi, düşünceyi ortadan kaldırmaya yeter mi? Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği ve başrolde oynadığı Tatbikat Sahnesi yapımı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

DUBLÖRÜN HİKÂYESİ

MODA SAHNESİ 24 KASIM SALI20.30 / 25 KASIM ÇARŞAMBA20.30

Hep oyuncu olmak istemiş ama hayatını dublör olarak geçirmeye mecbur kalmış, kendisiyle, başına gelenlerle, hatta hayalleriyle bile dalga geçmekten imtina etmeyen Kemal’in oyuncu olamayıp, nasıl dublör olduğunun eğlenceli, bir o kadar da hüzünlü hikâyesi… Hayatını sıkıştırdığı ranzasının önünde; hareketi, umudu ve hayal kırıklıkları bol öyküsünü paylaşıyor Kemal... Annesi, babası, eski sevgilisi, sektörden arkadaşları ve iflah olmaz ironi duygusu eşliğinde… Kemal Uçar’ın yazdığı ve oynadığı, dublörlük sanatının gerektirdiği yüksek tempolu performansların birbirini izlediği, eğlencesi eksik olmayan Dublörün Hikâyesi, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

MAP TO UTOPIA

BABYLON 25 KASIM ÇARŞAMBA20.30 / 26 KASIM PERŞEMBE20.30

İstanbul merkezli Platform Tiyatro ile Bonn’dan Fringe Ensemble’ın ortak projesi olan Map to Utopia, seyircinin konumunu pasif izleyiciden aktif katılımcıya dönüştürerek, tüm farklılıkları içinde birbirini duymayı öneren bir kent geleceği fikrini yerleştiriyor. 20 avatar eşliğinde, kurmaca, dört farklı semt simülasyonu yaratacak performans, seyircileri, birbirleriyle komşu oldukları bu semtlerde yeni bir karakteri ve onun yolculuğunu inşa etmeye davet ediyor. Dijital ve tiyatro ilişkisine dair farklı deneyim alanları sunan projede seyirci, iki farklı seyir deneyiminden birini tercih edebilecek. Seyirci-katılımcılar oyuna Zoom programı ve oyun için tasarlanan özel bir mobil uygulama üzerinden kendi özel alanlarından dâhil olabilecekler. Oyuncularla aynı fiziksel mekânı paylaşacak seyirciler ise yepyeni bir seyir-katılım deneyimi yaşayacak. Map to Utopia, “geleceğin şehri” ekseninde bir tartışma zemini oluşturmayı amaçlarken geleceğin tiyatrosu üzerine de uzun soluklu bir araştırma alanı açıyor. Alican Yücesoy, Elif Ürse, Ersin Umut Güler, Gizem Erdem ve Okan Urun’un rol aldığı oyuna online katılım için başvurular 15 Kasım tarihinden itibaren Platform Tiyatro’nun Instagram sayfası üzerinden yapılacak. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

İFİGENYA

HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ 26 KASIM PERŞEMBE20.30

İfigenya, Antik Yunan’ın bilinen üç büyük tragedya yazarından biri olan Euripides’ten, farklı mitolojilerde konu edinilen kurban ritüelini odağa alan bir klasik… Kral Agamemnon’un Troya seferi öncesi tanrılardan yardım alabilmek için kendisinden istendiği üzere kızını kurban edişinin öyküsü... Oyun kurban ritüelini, Euripides’in ödünsüz ve sorgulayıcı yaklaşımıyla erk sahiplerinin iktidar uğruna savaş ve yıkımla girdikleri ilişkiyi sahneye taşıyor. Vatan ve zafer uğruna feda edilen kız çocuğunun binlerce yıllık öyküsü, bugün dünyanın farklı köşelerinde yaşanan savaş ve çatışmaların sebep olduğu yıkımlarla, aile trajedileriyle akrabalık kuruyor. Klasik eserlere getirdiği çağdaş yaklaşımlarla tanıdığımız yönetmen Serdar Biliş, bu köklü tragedyayı da güncel bir yorumla seyirciyle buluşturuyor. İBB Şehir Tiyatroları yapımı oyunda Caner Çandarlı, Ceren Kaçar ve Elvan Boran rol alıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

BABAMI KİM ÖLDÜRDÜ?

ZORLU PSM DRAMA SAHNESİ 27 KASIM CUMA 20.30 / 28 KASIM CUMARTESİ 20.30

Babamı Kim Öldürdü?, son yılların en dikkat çekici yazarlarından Édouard Louis’nin, üçüncü otobiyografik romanından bir uyarlama… Fransa’nın bir köyünde doğan, doğduğu işçi sınıfına duyduğu öfkenin kaynaklarına samimiyet ve cesaretle bakan Louis’nin bu eseri babasına yazdığı bir mektup aslında… Geçirdiği iş kazasından sonra çalışamaz duruma gelen babasını uzun bir aradan sonra yeniden görmeye giden yazar, neredeyse bir enkaz bulur karşısında: alkol, yoksulluk, yorgunluk ve ağır çalışma koşulları nedeniyle hastalanmış bir baba… Bu görüntüyü, tanınmaz hale gelen babasından aldığı ilhamla, baştan ayağa öfkeyle bezenmiş bir mektupla anlatan Babamı Kim Öldürdü?’de seçkinlerin siyasetinin nasıl “estetik” bir mesele haline geldiği, alt sınıfların hiçbir faydası olmayan bu “estetiğin” yükü altında nasıl ezildiği çarpıcı bir dille anlatılıyor. Internationaal Theater Amsterdam ve Ivo van Hove tarafından sahneye uyarlanan, Hans Kesting’in rol aldığı bu oyunda hakikat tüm sarsıcılığıyla sahnede olacak… İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” başlığı altında seyirciyle buluşacak bu proje, Hollanda Performans Sanatları Fonu tarafından destekleniyor.

 

GOMİDAS

SURP VORTVOTS VORODMAN KİLİSESİ 27 KASIM CUMA 20.30 (Türkçe) / 29 KASIM PAZAR20.30 (Fransızca)

Ahmet Sami Özbudak’ın yazıp yönettiği Gomidas, Osmanlı döneminde yaşamış, Ermeni, Osmanlı ve dünya kültüründe kuvvetli bir iz bırakmış büyük bir sanatçı, müzisyen ve müzik araştırmacısı Gomidas’ın hayat hikâyesine bir yolculuk... Gomidas ile son yıllarını geçirdiği akıl hastanesinde buluşan seyirci, sanatçının zihnindeki hayali koyunun peşinde Kütahya’dan Eçmiyadzin’e, oradan da Berlin, Paris ve İstanbul’a yolculuğa çıkacak. “Sesinin duyulduğu yer deniz kıyısı olan” bu eşsiz ses ve titiz araştırmacının hem kendini hem de müziğini keşfediş anlarına tanık olacağız. “Müzik kutusu” olarak adlandırdığı Ermenistan kırsalından topladığı şarkıları, kilisenin müzisyenliği seçmesine olan tavrını ve 1915’te Ermeni aydınlarla birlikte İstanbul’dan sürülüşünü Gomidas Vartabed’in ağzından dinlerken, bütün hikâyeye Lusavoriç Korosu eşlik edecek. Seyirciler Fehmi Karaaslan’ın birini Fransızca birini de Türkçe oynayacağı iki temsilden dilediğine katılabilecek. Galeri Birzamanlar tarafından hazırlanan; Kalbim O Viran Evlere Benzer: Gomidas Vartabed’in Hayatı ve Müziği adlı sergi de performans öncesi ve sonrasında mekanın fuaye alanında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM

Yapı Kredi bomontiada 4. Kat 28 KASIM CUMARTESİ13.00 – 18.00 / 29 KASIM PAZAR18.00

Koreograf Ayrin Ersöz’ün Canan Yücel Pekiçten, Bengi Sevim, Magda Skowron, Hasan Yoksulabakan ve Ömer Vatansever ile tasarladığı bir hareket ve ses evreni… Yapı Kredi bomontiada’nın 4. katında, performansçıların hareket halindeki bedenleri; canlı müzik ve insan sesi aracılığıyla temassız dokunuşlardan mahremiyet alanları yaratacak. Ne Düşündüğünü Biliyorum bir aşk çağrısı, performansçılardan seyirciye bulaşan hasretli bir talep… Bu çok direkli mekânda yaratılan, (düş)üncenin harekete, hareketin ise düşe dönüştüğü evreni, performansçılarla birlikte; temkinli fiziksel ve sosyal mesafede deneyimlemeye davetlisiniz. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

UNUTMAK Bir Hatırlama Projesi

İSTİKLAL CADDESİ 28 KASIM CUMARTESİ15.00 – 18.30 / 29 KASIM PAZAR15.00 – 18.30 / 30 KASIM PAZARTESİ 17.00 – 20.00 / 1 ARALIK SALI 17.00 – 20.00

Alana özgü oyun projeleriyle seyirciyi daha önce de kent içinde farklı teatral yolculuklara çıkaran Mekan Artı ekibi, bu kez İstiklal Caddesi’ni “oyun alanı”na dönüştürüyor. Ceylan Dizdar, Atlas Karan Tumluer ve Simge Ayvazoğlu’nun rol aldığı oyunda seyirci, emekli gazeteci Aret’in yüz yıllık hayat hikâyesiyle, Beyoğlu’nun gizli ve kuytu köşeleriyle çoktan unutulmuş mekânlarında bir tura çıkacak. Seyircinin kulaklıklarıyla yürüyerek katılacağı, dileyen izleyicilerin İngilizce olarak da takip edebileceği, sokaktan geçenlerin de bir parçası olacağı oyunda var olanla kurgu, metinle gerçek iç içe geçecek. Oyun boyunca uğranılacak farklı mekânlarda farklı sahnelerle karşılaşan, kentin hem içinde hem de belleğinde özgün bir gezintiye çıkan seyirci, Aret’in son dileğini gerçekleştirmek için heyecanlı bir maceranın peşine düşecek. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

 

FERAMUZ PİS!

FİŞEKHANE ANA SAHNE 29 KASIM PAZAR18.00 / 30 KASIM PAZARTESİ 20.30

Sema Elcim’in yazdığı, Oğuz Utku Güneş’in yönettiği Feramuz Pis!’te festival izleyicisi, Mardin göçmeni Süryani bir ailenin, Feriköy’deki aile yadigârı evlerine konuk oluyor. Bu görmüş geçirmiş ev de en az içinde yaşayanlar kadar yorgun… Geçmişle bugün arasında ayakta durmaya çalışan anne Zahide, gerçeğin sert yüzünü tebessümle karşılamaktan vazgeçmeyen baba Nebil, imkânsız bir aşkın peşindeki Can, daha iyinin hayaliyle sabırsızlanan Emel ve hepsinin ortasındaki “özel çocuk”, ağabey Feramuz… Bu küçük evin içinde her biri hayalleri, pişmanlıkları, umutsuzlukları ve çaresizlikleriyle aile olarak yan yana durabilmenin ve kendileri olabilmenin yollarını arıyor. Seyirci ise Feramuz’un düş gözü sayesinde, hayallerinin kesiştiği büyülü gerçek hikâyelerine tanık oluyor. Aybanu Aykut, Yaman Ceri, Burak Uyanık, Çağdaş Tekin, Çiçek Dilligil ve Melisa Berberoğlu’nun rol aldığıFeramuz Pis!farklı tiyatro biçemlerinin armonisiyle, düş ve gerçeğin sınırlarının ortadan kalktığı “öteki”nin hikâyesini, kendi dilinde anlatıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

MANHATTAN’IN İYİ TANRISI

MODA SAHNESİ 1 ARALIK SALI20.30

“Faşizm iki insan arasındaki ilişkide başlar” diyen, yaşadığı çağla ve dille bir hesaplaşma içinde olan Avusturyalı yazar ve şair Ingeborg Bachmann’ın radyo tiyatrosu olarak yazdığı, birçok kez sahnelenen Manhattan’ın İyi Tanrısı festivalde Tiyatro Motus tarafından sahneye taşınıyor. Gizem Pilavcı’nın yönettiği; Umut Barış Taşdemir, Anıl Kır, Burcu Ger, Gülnara Golovina ve Barış Eroğlu’nun rol aldığı oyun 1957’nin Manhattan’ında geçse de metropol yaşamına ve modern insan ilişkilerine bakışıyla güncelliğini kaybetmiyor. Tiyatro Motus’un günümüze uyarladığı oyun, kurduğu gerçeküstü evren içinde; aşkın ne olduğunu, ne olabileceğini ve ne olamadığını sorguluyor. Seyirci, “İyi Tanrı’nın eliyle işlenen cinayeti ve âşıkların akıbetini”, bugünün metropol kişilerini anımsatan karakterler aracılığıyla takip edecek. Bachmann; bu kez bir kadın, bir erkek, bir Tanrı ve onun emrindeki “sincaplar” aracılığıyla iki insan arasındaki; kararsız, belirsiz, güvensiz ve sınırları karmakarışık ilişkiye yoğunlaşıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor.

FESTİVALİN ÇEVRİMİÇİ GÖSTERİMLERİ

KUĞU GÖLÜ

nitehotel.nl 18 KASIM ÇARŞAMBA 20.00 / 19 KASIM PERŞEMBE 20.00

Uluslararası dans topluluğu Club Guy & Roni, Kuğu Gölü’nün canlı yayını ile festivalde. Kuğu Gölü, kusursuz bir masal dünyasına kaçma arzumuzla, gerçeklikle ilişkimizi kaybetme riskini bir araya getiren bir performans. Klasik baleye getirdikleri özgün yorumlarıyla seyircinin beğenisini kazanan topluluk Kuğu Gölü’nü kendi yorumlarıyla sahneye uyarlıyor. Çevrimiçi olarak Kuğu Gölü oyununa katılan seyirciler aynı zamanda Hollanda’da mekânda bulunan “gerçek” seyircilerle birlikte bu masalın nasıl sona ereceğini belirliyorlar. Herkesin bu oyunda söz hakkı var ve bu etkileşim bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Seyircinin bu sorumluluğunu vurgulayan performansın yaratıcıları, bir kriz sonrasında nasıl ilerleyebileceğimizi keşfetmeyi amaçlıyor. İstanbul Tiyatro Festivali’nin “Hollanda Seçkisi” başlığı altında seyirciyle buluşacak bu proje, Hollanda Performans Sanatları Fonu tarafından destekleniyor.

 

DOPO LA BATTAGLIA

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

Pippo Delbono’nun bu çalışmasını izlerken, kendimizi geleceğe dair bir yolculuğun başlangıcında, bir dizi karenin eşiğinde, gerçeği geri çekmeden bize gösteren bir dramaturjinin gövdesinde bulacağız. Dopo La Battaglia (Savaştan Sonra), ortaya çıkardığı boşluktan geçen sürekli bir akışla varoluşsal karanlığımızın kapılarını ardına kadar açan bir kompozisyon… Oyunda müziğin ve dansın ritmi aracılığıyla, sözlerde ve şiirsel dizelerde dil ve duygu arasındaki uyumu bularak, geleceğe inanca dönüşen mevcut acıya tanık oluyoruz. Oyuncular seyircilerini, fiziksel ve zihinsel bir gri bölgeye, hayal dünyamızın bir kavşak noktasına, gerçek dünyamızın figürlerinin akıp gittiği, esir, kör insanın sefaletinin ve ahlaksızlıklarının yer aldığı bir kavşak noktasına çağırıyor. Delbono tarafından yeniden yazılan Antonin Artaud, Franz Kafka, Alda Merini, Pier Paolo Pasolini, Walt Whitman, Rainer Maria Rilke, Alejandra Pizarnik gibi yazarların sözleri, bu performansta, adeta bir ritüelde yeniden yankılanıyor. Alexander Balanescu’nun bestelediği ve canlı icra ettiği özgün müzik, söz ve dizelere eşlik ediyor; oyuncular ise uçuşan sözleri bedenleştiriyor… İtalyan Kültür Merkezi’nin değerli işbirliği ile gerçekleşen yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

EFTEN PÜFTEN ŞEYLER

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

Dille ve sözle tarif edilemeyeni arayan, bu arayış sürecinde geleneksel roman yapısını reddederek “yeni roman” akımını yaratan Fransız yazarlardan biri olan Nathalie Sarraute imzalı bir “dil oyunu”. Tıpkı “yeni roman” akımı yazarlarının dili kullanış biçiminde olduğu gibi, Sarraute’un radyo için yazdığı bu oyunun iki erkek oyuncusu arasında da asıl mesele; dilin, sözcüklerin, söylenenin ve söylenmeyenin ardındaki anlamlarda... İki çok eski ve yakın arkadaş, eften püften şeylerden yola çıkarak dostluklarına dair ciddi bir hesaplaşmaya girişiyor. Seyirciyle oyunları podcast formatında buluşturan yeni oluşum Podacto’dan bir “kulak tiyatrosu”; dilin ilişkilerimizdeki ve hayatımızdaki yerine ve ikili ilişkilere sızan, görülmeyen ancak sezilen yargılara dair bir oyun. Kerem Ayan’ın yönettiği oyunda Nejat İşler, Özgür Emre Yıldırım, Ülkü Duru ve İştar Gökseven rol alıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

 

HER GÜNE BİR VAKA

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

Haftanın günlerinin ismini taşıyan yedi kadından, yedi COVID-19 öyküsü… Rotterdamlı genç, kargo çalışanı, emekli öğretmen, hemşire, ev hanımı, online yaşam koçu ve oyuncu yedi kadın; kâh kendi durumlarıyla dalga geçerek kâh olan biteni iğneleyerek başlarından geçeni seyirciyle paylaşıyor. Kimisi COVID-19 pozitif, kimisi negatif, her biri izolasyonda olan farklı profillerdeki yedi kadın; kişisel anlatılarıyla adeta pandemi günlerinin kaydını tutuyor. İnternette karşılaştıkları “İzolasyondaysanız ve şiddet görüyorsanız, paylaşın” mesajıyla, kişisel videolarını paylaşmaya başlayan bu kadınlar; fiziksel olarak bir araya gelemeseler de, internette yayınladıkları videolarla yolları kesişiyor, karantinada gerçek karşılaşmalarının yollarını döşüyorlar. Sevilay Saral’ın yazdığı Aysel Yıldırım’ın yönettiği oyunda Aysel Yıldırım, Ayşenil Şamlıoğlu, Bulut B. Sezer, Duygu Dalyanoğlu, Elif Karaman, Tülin Özen ve Zeynep Okan rol alıyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden İngilizce altyazılı olarak da takip edilebilir.

 

LEAR MUTFAKTA

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

İhanet, bir dizi yanlış anlaşılma, çokça entrika, gözle görülür bir iktidar hırsı, dökülen bolca kan ve mutsuz son… İçinde kendi komedisini de barındıran bir Shakespeare trajedisi, Kral Lear. Bu klasik eser bir mutfak tezgâhında, mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelense ortaya nasıl bir oyun ve yemek çıkar? Obje tiyatrosu ve hikâye anlatıcılığını daha önce Macbeth Mutfakta adlı oyunlarında harmanlayıp, oyunu bir yemeğe dönüştüren Kadro Pa bu kez “ihanet soslu bir trajedi yemeği” pişiriyor. Kral Lear ve dostları adım adım kaçınılmaz acı sona yürürken, tezgâhtaki malzemeler de oyun sonunda bir “yas yemeği”ne dönüşüyor. Simge Günsan’ın uyarlayıp oynadığı oyunu Kubilay Karslıoğlu yönetiyor. Oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

 

ANDAN DAHA KISA

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı’dan oluşançağdaş dans ikilisi Taldans, ses, ritim ve hareket eksenli çalışmalarını, müzikteki serializm akımının özgün dinamiklerini inceledikleri yeni eserlerinde sürdürüyor. Koreografilerini matematiksel skorlar, diziler ve tekrarlar kullanarak gerçekleştiren ikili; sorularını bu kez, esin kaynağı olarak ele aldıkları serializme yöneltiyor: serializmin ton, ritim, tını gibi özelliklerini kullanarak oluşturduğu diziler, bedene ve harekete dair imgeleri nereye sürükleyebilir? Serializmin müziğe, edebiyata, mimariye ve sanata yansıyan yaklaşımı koreografik bir yapıyı nasıl etkiler? Yapıların sistematiği nasıl kurulur ve yaratım bu sürece nasıl katılır? Diziler ve seriler kullanarak bir disiplinden başka bir disipline nasıl geçilir? Danstan videoya, müzikten dansa geçişte bu dizilimler bir araç olabilir mi? Taldans yeni projesinde, seriler ve diziler aracılığıyla doğanın ve duyguların matematiğini araştırıyor ve sahneye yansıtmayı hedefliyor. Performans, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

 

OLAĞAN-İÇİ BİR GEZİ

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

“Ev hali”mizin hiç olmadığı kadar gündemimizde olduğu bir dönemde, seyirciye, kendi evlerine ait odalarda çıkacakları alışılmadık bir yolculuk daveti. Katılımcılar, tıpkı bir sanat galerisini gezer gibi, kulaklıklarından kendilerine seslenecek rehberin yönlendirmesiyle; evlerinin içinde, farklı duraklardan oluşan performatif bir deneyim yaşayacak. Pencereleri kadraj, kapı dürbününü ise kamera olarak kullanacak olan katılımcılar, barınma ihtiyacımızı karşılayan bu tipolojinin tarihine de göz gezdirecek. Evin içi, dışı, pencerelerimiz, kapılarımız ya da buzdolabının içindekiler ne kadar güvenli? Bizi patlamalardan, hastalıklardan, baskınlardan, doğal afetlerden, hırsızlıktan veya çekirge saldırısından koruyabilir mi evlerimiz? Barış Arman’ın yazıp yönettiği oyunda Funda Eryiğit rol alıyor. Katılımcıların kendi evlerinde dolaşarak kulaklıklarıyla takip edeceği bu performans, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden izlenebilecek.

 

TERKEDİLMİŞ KIYILAR // NEGATİF FOTOĞRAFLAR

online.iksv.org 21 KASIM - 1 ARALIK

Oyuncularla seyirciyi bir araya getirmeden video, ses, performans ve yerleştirmenin birleşiminden bir estetik ortaya çıkaran Terkedilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar; mekânının çağdaş teatral araçlarla dönüştürülmesini hedefliyor. Seyir yeri ve sahne arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeyi ve kurgulamayı amaçlayan ekip, bu şekilde tiyatronun iki asal öğesini tartışmaya açıyor. Oyuncunun bedeni ve sesinin, diğer tüm teatral araçlarla bir bütün oluşturduğu gösterimde; bir ailenin bir araya gelemediği aile yemeğine dair bir anlatı inşa ediliyor. Oyun mekânı, bir ailenin geçmişinin izlerini sürecek şekilde yeniden düzenlenirken, seyirci; bu mekânda gerçekleşecek multimedya performansa çeşitli araçlar üzerinden dâhil olacak. Oyuna öncelikle sanal dünyada çevrimiçi olarak katılacak olan seyirci, ikinci aşamada oyunun gerçekleştiği mekânı ziyaret ettiğinde ise mekânda bir oyuncuyla karşılaşmayacak. Seyirciler oyunun tamamlayıcı bir öğesi olan Yapı Kredi bomontiada’daki sahne yerleştirmesini, 24 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında saat 10.00-20.00 arasında oyun için satın aldıkları biletlerle ziyaret edebilecek. Ferdi Çetin’in yazdığı, Yeşim Özsoy’un yönettiği; Kübra Balcan, Yaman Ceri, Meral Çetinkaya, Banu Fotocan, Ahmet Ayaz Yılmaz’ınrol aldığı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 21 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

 

VARLIK

online.iksv.org 14 KASIM - 1 ARALIK

Aksel Bonfil’in yazıp yönettiği Varlık, 1940’ların İstanbul’unda üç kişilik yoksul bir ailenin, sırtlarına çöken ağır bir yükle, Varlık Vergisi’yle başa çıkmaya çalışmasının öyküsü… Çaresizce çabalayan bir baba, katı gerçekle boğuşan bir anne ve ailesinin zorlu koşullarıyla kendi hayalleri arasında büyümeye çalışan bir genç kız… Karşılarında ise bu küçük ailenin kaderini etkileyecek, kendi ailesinin iyiliği için gözünü karartmaya hazır bir vergi memuru… Oyun, Türkiye’nin gayrimüslim nüfusu üzerindeki etkileri kuşaklar boyu sürecek ağır sonuçlar yaratan Varlık Vergisi’ne, sıradan bir ailenin perspektifinden bakıyor. Galata’daki bu yoksul ev, seyirciyi; yakın tarihin, bireylerin hayatlarını yıkıma uğratan politik ve toplumsal iklimini anımsamaya çağırıyor. Kulak tiyatrosu formatında çevrimiçi olarak seyirciyle buluşacak Podacto yapımı oyun, festivalin yerli yapımlar gösteri sponsoru ENKA Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleşiyor. Yapımın çevrimiçi gösterimi biletli olarak 14 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında, online.iksv.org üzerinden takip edilebilir.

 

BELGESEL FİLM GÖSTERİMİ

İYİ Kİ YAPMIŞIM

CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ 22 KASIM PAZAR15.00

Yönetmenliğini Selçuk Metin’in, senaryosunu Zeynep Miraç’ın üstlendiği, Metin Akpınar’ın 60 yıla yaklaşan kariyerini ekrana taşıyan İyi ki Yapmışım; sanatçının kariyerinin yanı sıra tüm yaşamını da mercek altına alan benzersiz bir yapım. İçinde yer aldığı projelerin güncelliğini hiç kaybetmediği, kuşaklar boyu büyük ilgi ve beğeniyle takip edilen sanatçının yaşamını tarihsel bir belgeye dönüştürmeyi amaçlayan İyi ki Yapmışım; 1940’lar Türkiye’sinin zorlu koşullarından hareketle, alanının tartışmasız en saygın isimlerinden biri haline gelen Akpınar’ın bütün yaşam öyküsünü tanıklıklarla ekrana taşıyor. Tilbe Saran’ın anlatıcılığını üstlendiği yapımda; Demet Akbağ, Umur Bugay, Ferhan Şensoy, Ahmet Gülhan, Dikmen Gürün, Kandemir Konduk, Perran Kutman, Nevra Serezli, Selma Sonat ve Zeynep Oral gibi birçok sanatçı, yazar ve akademisyenin yanı sıra yaşamına tanıklık etmiş dostları, Metin Akpınar’ı anlatıyor.

 

 

Google+ WhatsApp